Araştırma: Zihin sağlığı endişesi, kanser endişesinin önüne geçti

Bayer Türkiye, tüketici sağlığı alanında sahip olduğu güncel bilgi ve iç görüleri tüm sektörlerle paylaştı.

Herkes için Sağlık’ çalışmasının amacını aktaran Bayer Tüketici Sağlığı Türkiye Pazarlama Direktörü Tuna Demiralp, sağlığın bugün sadece tıbbi tartışmaların değil günlük yaşamın da ana odaklarından biri olduğunu, önümüzdeki dönemde de etkisini artıracağını, bu nedenle markalar dünyası için de insanların sağlık gündemini anlamanın ve beklentilere yanıt vermenin her geçen gün daha da önem kazandığını söyledi. 

TÜRKİYE’DE KANSER ENDİŞESİ İLK SIRADA YER ALDI 

Araştırmada yöneltilen ‘Ülkenizde en sık karşılaşılan sağlık sorunu nedir?’ sorusuna dünyanın farklı yerlerinden katılımcıların verdiği yanıtlarda zihin sağlığı yüzde 44 ile ilk sırada, kanser yüzde 40 ile ikinci sırada, stres yüzde 30 ile üçüncü sırada ve obezite ise yüzde 25 ile son sırada yer alıyor. Zihin sağlığı ve stres problemleri 2023’te özellikle Covid-19’un da gerilemesi ile daha çok ön plana çıkan konular arasında oldu. Türkiye’de ise sıralamada farklılaşma söz konusu. Kanser ilk sırada yer alıyor. 2. sırayı ise ‘stres’ alıyor. 

FİNANSAL KAYGI ÖNE ÇIKIYOR 

Verilerde ‘stres’ zihin sağlığından bağımsız ayrı bir başlık olarak ele alınırken başlıkların birleştirilerek değerlendirilmesi halinde rakamların çok daha yükseldiği göze çarpıyor. Zihin sağlığı ve stresi listede üst sıralara taşıyan en dikkat çekici başlık ise ‘Ekonomiye ilişkin gelişmeler.’ Finansal gelişmeler hem dünyada hem Türkiye’de kaygı yaratan faktörlerin başında geliyor. Artan hayat pahalılığı, alım gücü ve enflasyon odaklı endişelerin dünyanın farklı yerlerinde insanlarda benzer kaygılara sebebiyet verdiği görülüyor.  

YALNIZ ZAMAN GEÇİRME İHTİYACI ARTTI 

Ipsos’un farklı ülkelerde yaptığı araştırmalar kapsamında zihin sağlığının sağlık endişeleri listesinde ilk sıraya yükselmesine neden olan diğer başlıklar şu şekilde sıralandı: 

“Hayatın kontrolünü kaybetme duygusu ile ilişkilendirilen; hayatın hızındaki artış, belirsizliğin bir norm haline gelişi, hep meşgul hissetme ve kendi hayatına yetişmeye çalışma hali ve hayatın dümeninde olunmadığı düşüncesinin de önemli tetikleyiciler arasında olduğu ifade ediliyor. Bu nedenle de basit bir hayat arayışı ve yalnız zaman geçirme ihtiyacının arttığı gözlemleniyor. 

Teknolojinin vazgeçilmezliğini düşünenlerin oranının çok yüksek olduğu kaydedilirken bununla birlikte bu alandaki mahremiyet kaybının kaçınılmaz olduğu da işaret ediliyor. Araştırmada yer alan her 3 kişiden biri sosyal medyanın zihin sağlığını olumsuz etkilediğini söylüyor ve bu oranın Z jenerasyonunda daha da yüksek olduğunu vurguluyor. 

Kariyer ya da iş kaynaklı tetikleyicilerde ise; performans kaygıları, pandemi ile işe yaklaşımdaki değişimler, farklı kuşakların birbiriyle uyumlanması, rekabet, iş devamlılığına ilişkin endişeler ve işin geleceğine dair belirsizliklerin öne çıktığı aktarılıyor. Yapay zekâ (AI) alanında yaşanan gelişmeler de bu konuda yeni bir baskı olarak değerlendirilirken, bu noktada bireylerin yüzde 57’sinin yapay zekânın iş yapma şeklinde değişikliklere yol açacağını belirttiği, yüzde 36’sının ise 5 yıl içinde işinin elinden alınacağını düşündüğü ifade ediliyor. 

Son olarak iklim değişikliği ve çevresel değişimler başlıkları ise, bu konulara yönelik ne yapılması gerektiğine dair bilim dünyasının dahi kesin bir fikir birliği sağlayamaması sebebi ile eko-anksiyeteye dönüşen başlıklarla ilişkilendiriliyor.” 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir